Şafak Pavey -- 25.06 Genel Kurul konuşması
Dünyanın her yanında, nifak tohumları ekmeğe çalışan ve ya da kendi toplumlarındaki sorunlar için batıyı suçlayan liderlere sesleniyorum! Bilin ki; kendi halkınız neleri yok ettiğinize göre değil, neleri inşa edeceğinize göre sizi yargılayacaktır.
Yolsuzluk, aldatma ve muhalifleri susturma yoluyla, iktidara yapışıp kalanlara sesleniyorum! Bilin ki; tarihin yanlış yerinde duruyorsunuzdur. Bu sözler benim değil; hükümetin önünde kurşun geçirmez olan, ABD başkanı Obama'ya ait. 2009'da kendisi komplo geleneğine karşı böyle bir cevap vermişti.
Dünyanın bütün beceriksiz hükümetleri, halkın canına okuduktan sonra, kendi günahlarını komployla kapatmaya çalışırlar. Ortadoğu'da da bu çok işe yarar.Vinçlerle kapanmış İstanbul silueti içinde, betona boğulmuş gençler; küçücük bir parkı korumak istediler. Sesleri bastırılan ve sürekli hakarete uğruyanların sesi oldu Gezi. Can verme, göz kaybetme, zehirlenme ve geleceklerinin fişlenmesine karşın yaptılar bunu. Korkarım Gezi'de yaşadıklarımız esnasında,, sizinle insan olarak paylaştığımız ortaklıkları bile kaybettik. Ancak yıllar sonra varislerinizin, bir zamanlar ağaç korumak isterken ne kadar çok biber gazı yediğinizi, göz yaşları içinde anlatacağını da düşünüp, korkarım. Her fırsatta nasıl aşağılandıklarını pembe diziye çevirenlere, gerçek resmi aşağılanmanın ne demek olduğunu anlatacağım şimdi:
12 mayıs 2012'de..
Eminönü'nde bir davete gidiyordum. Otoparkçı izin vermedi, yolu valinin emriyle kapattığını ve resmi araç dışında kimseyi almayacaklarını söyledi. Vekil kimliğimi göstererek benim de bir nevi resmi sayılabileceğimi ve yürümekte zorlandığımı söyledim. Bariyeri açmadığı gibi, hiç bir CHP vekiline yol açmayacağına dair hakaretleri ile de devam etti. Valiye ulaşmaya çalıştım;malum, vali çok yüksek bir makam, ulaşmak çok mümkün olmadı. Sonunda biriken vatandaşlar bariyerleri kaldırarak, benim için yolu açtılar. Daha sonra bir polis memuru yaşananlar için özür diledi.
25 Kasım 2012'de..
Resmi güvenlikten geçerken görevli arama için sol kolumu da kaldırmamı söyledi. Protez olduğunu, kaldıramayacağımı söyledim. Görevli ısrar etti. Orada bulunan biri AKP milletvekili olsa aynısını yapar mıydınız diye sordu. Görevli vali beyin emri cevabını verdi.
Mart ayında bir cuma akşamı.. Polis kontrolü için durduruldum arkadaşımla Cihangir'de. Vekil kimliğimi gösterdim. Ömrümde hiç, nefret ve kinin bu kadar yoğun toplandığıbir bakışı hatırlamıyorum. Prosedüre sessizce uyduk, buzdan soğuk bir sesle: 'vali beyin emri.' dedi.
22 Haziran 2013 günü..
Taksiyle Dolmabahçe'den Gümüşsuyu'na karanfil koymaya giderken, polisin yolu kapattığını gördüm. Yürüyemeyeceğimi ve beni geçirmelerini rica ettim, memur nazikçe amirine bilgi verdi ancak amiri için CHP milletvekili ile değil göz teması kurmak, yüzüne bakmak bile mekruh olmalıydı. Taksi şöforünü muhattap alıp hakaret ve küfür eşliğinde, ruhsatını iptal etmekle tehdit etti.Ürken taksi, bizi yarı yolda indirip gitti. Ne de olsa ben polisleri hizzaya getiren AKP vekilinin oğlu değildim. Seçilmiş vekilin zerrece değeri yoktu. Hükümetin atadığı polis amirinin ona hayatı zindan edeceğini de biliyordu. Ne yaptıysam amirin beni insan yerine koymasını sağlayamadım. Muhtemelen beni oracıkta öldürme yetkisi olmadığı için, dünyaya kahretmiş olmalıdır. Burnu kırılan Ramiz Topal, dizi kırılan Muharrem Işık'ı da örnek gösteririm. Vali beye ulaşamayınca bunu başarmış arkadaşım Sezgin Tanrıkulu'nu da kıskanmadım değil.Hayli önemli görevde bulunan birini aradım. Neden sürekli böyle bir muameleyle karşılaşıyoruz diye sordum.Valinin CHP'li vekillerin gözünün yaşına bakmayın dediğini öğrendim. Bu doğru mu?
Başbakanın polis memurlarını kişisel askeri olarak tanımlayan konuşmasından sonra, doğru gibi görünüyor. Umarım yanılıyorumdur. Umarım bunlar valilik talimatı ile değil bazı polislerin CHP vekillerine duydukları şahsi kinden ötürü başımıza geliyorlardır. Sendikal hakları olmayan ve olaylardan dolayı vicdaanları, itibarları yaralanmış, can kaybetmiş polislerimizi tenzih ederim. Ancak bu iddiayı hükümete sormak mecburiyetindeyim.
Konuşmamı, bize Gezi ağaçlarının Hyde Park ağaçları kadar değerli olduklarını gösteren gençlerimizi yürekten selamlayarak kapatıyorum.
Saygılarımla...
Şafak Pavey - Meclis Genel Kurul konuşması
25.06.2013
Yolsuzluk, aldatma ve muhalifleri susturma yoluyla, iktidara yapışıp kalanlara sesleniyorum! Bilin ki; tarihin yanlış yerinde duruyorsunuzdur. Bu sözler benim değil; hükümetin önünde kurşun geçirmez olan, ABD başkanı Obama'ya ait. 2009'da kendisi komplo geleneğine karşı böyle bir cevap vermişti.
Dünyanın bütün beceriksiz hükümetleri, halkın canına okuduktan sonra, kendi günahlarını komployla kapatmaya çalışırlar. Ortadoğu'da da bu çok işe yarar.Vinçlerle kapanmış İstanbul silueti içinde, betona boğulmuş gençler; küçücük bir parkı korumak istediler. Sesleri bastırılan ve sürekli hakarete uğruyanların sesi oldu Gezi. Can verme, göz kaybetme, zehirlenme ve geleceklerinin fişlenmesine karşın yaptılar bunu. Korkarım Gezi'de yaşadıklarımız esnasında,, sizinle insan olarak paylaştığımız ortaklıkları bile kaybettik. Ancak yıllar sonra varislerinizin, bir zamanlar ağaç korumak isterken ne kadar çok biber gazı yediğinizi, göz yaşları içinde anlatacağını da düşünüp, korkarım. Her fırsatta nasıl aşağılandıklarını pembe diziye çevirenlere, gerçek resmi aşağılanmanın ne demek olduğunu anlatacağım şimdi:
12 mayıs 2012'de..
Eminönü'nde bir davete gidiyordum. Otoparkçı izin vermedi, yolu valinin emriyle kapattığını ve resmi araç dışında kimseyi almayacaklarını söyledi. Vekil kimliğimi göstererek benim de bir nevi resmi sayılabileceğimi ve yürümekte zorlandığımı söyledim. Bariyeri açmadığı gibi, hiç bir CHP vekiline yol açmayacağına dair hakaretleri ile de devam etti. Valiye ulaşmaya çalıştım;malum, vali çok yüksek bir makam, ulaşmak çok mümkün olmadı. Sonunda biriken vatandaşlar bariyerleri kaldırarak, benim için yolu açtılar. Daha sonra bir polis memuru yaşananlar için özür diledi.
25 Kasım 2012'de..
Resmi güvenlikten geçerken görevli arama için sol kolumu da kaldırmamı söyledi. Protez olduğunu, kaldıramayacağımı söyledim. Görevli ısrar etti. Orada bulunan biri AKP milletvekili olsa aynısını yapar mıydınız diye sordu. Görevli vali beyin emri cevabını verdi.
Mart ayında bir cuma akşamı.. Polis kontrolü için durduruldum arkadaşımla Cihangir'de. Vekil kimliğimi gösterdim. Ömrümde hiç, nefret ve kinin bu kadar yoğun toplandığıbir bakışı hatırlamıyorum. Prosedüre sessizce uyduk, buzdan soğuk bir sesle: 'vali beyin emri.' dedi.
22 Haziran 2013 günü..
Taksiyle Dolmabahçe'den Gümüşsuyu'na karanfil koymaya giderken, polisin yolu kapattığını gördüm. Yürüyemeyeceğimi ve beni geçirmelerini rica ettim, memur nazikçe amirine bilgi verdi ancak amiri için CHP milletvekili ile değil göz teması kurmak, yüzüne bakmak bile mekruh olmalıydı. Taksi şöforünü muhattap alıp hakaret ve küfür eşliğinde, ruhsatını iptal etmekle tehdit etti.Ürken taksi, bizi yarı yolda indirip gitti. Ne de olsa ben polisleri hizzaya getiren AKP vekilinin oğlu değildim. Seçilmiş vekilin zerrece değeri yoktu. Hükümetin atadığı polis amirinin ona hayatı zindan edeceğini de biliyordu. Ne yaptıysam amirin beni insan yerine koymasını sağlayamadım. Muhtemelen beni oracıkta öldürme yetkisi olmadığı için, dünyaya kahretmiş olmalıdır. Burnu kırılan Ramiz Topal, dizi kırılan Muharrem Işık'ı da örnek gösteririm. Vali beye ulaşamayınca bunu başarmış arkadaşım Sezgin Tanrıkulu'nu da kıskanmadım değil.Hayli önemli görevde bulunan birini aradım. Neden sürekli böyle bir muameleyle karşılaşıyoruz diye sordum.Valinin CHP'li vekillerin gözünün yaşına bakmayın dediğini öğrendim. Bu doğru mu?
Başbakanın polis memurlarını kişisel askeri olarak tanımlayan konuşmasından sonra, doğru gibi görünüyor. Umarım yanılıyorumdur. Umarım bunlar valilik talimatı ile değil bazı polislerin CHP vekillerine duydukları şahsi kinden ötürü başımıza geliyorlardır. Sendikal hakları olmayan ve olaylardan dolayı vicdaanları, itibarları yaralanmış, can kaybetmiş polislerimizi tenzih ederim. Ancak bu iddiayı hükümete sormak mecburiyetindeyim.
Konuşmamı, bize Gezi ağaçlarının Hyde Park ağaçları kadar değerli olduklarını gösteren gençlerimizi yürekten selamlayarak kapatıyorum.
Saygılarımla...
Şafak Pavey - Meclis Genel Kurul konuşması
25.06.2013
Comments
Post a Comment